Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Kelimelerin Sessizliği Öfkemi Uyandırdığında!

    avatar


    Kayıt tarihi : 31/12/69

    Kelimelerin Sessizliği Öfkemi Uyandırdığında! Empty Kelimelerin Sessizliği Öfkemi Uyandırdığında!

    Mesaj   12.10.10 8:45



    Kızgınlığın yaşı yoktur
    ölüm dışında
    Sofokles, İÖ 401
    Hiç kurşunkalemle aranızda benzerlikler olabileceğini düşündünüz mü?
    Kurşunkalem gibiyiz hatalarımız düzeltilebilirse de izlerini tümüyle yok edemeyiz. Geçmişi değiştiremeyiz ama düzeltme yoluna gidebiliriz.

    Kurşunkalem gibiyiz acılarımız bizim kalem açacağımızdır. Yaşadığımız zorluklar kişiliğimizin biçimlenmesine yardımcı olurlar.

    Kurşunkalem gibiyiz, birisinin elimizden tutmasına izin verirsek çok şey yapabiliriz.
    Kurşunkalem gibiyiz, her fırsatta izimizi bırakabiliriz. Yaşamda var oluş nedenimiz budur;izimizi bırakmak. Bekli küçük bir yolda, belki birlikte olduğumuz insanlarda, belki yetiştirdiğimiz insanlarda, ama kesinlikle arkamızda iz bırakmaya çabalamalıyız.

    Kurşun kalem gibiyiz, içimizde ne olduğu önemlidir. Anlayış ya da hoşgörüsüzlük, sevgi ya da
    Şiddet, barış ya da huzursuzluk, yüreklilik ya da korku, öfke ya da sakinlik önemli olan içimizde ne olduğudur.

    STEVE GOODIER

    Hepimiz hayatımızda bir kez öfkeden dolayı kendimizi kaybetmişizdir, bunun ne kadar da korkunç bir şey olduğunu, büyük bir çoğunluğumuz biliriz. İçimizden yükselen ve bir türlü durduramadığımız o duygu, bir volkanın içinden yükselmekte olan lavlar gibidir sonunda patlarız ve acımızın yanına kimseyi yaklaştırmayız.
    Hiddetli bir arzu, bizim için önemli olan, hayatımızı değiştirebileceğimiz bir ilişkiyi, parçalamaya, reddetmeye yâda yavaş yavaş ortadan kaldırarak yok etmeye iter. Çünkü öfkemiz, hınç a dönüştüğü zaman körleşir, sağırlaşır hatta zorbalaşırız. Şiddet çaresizliğin eylemle ifadesidir. Hıncımız özellikle ilişkilerimizde ne zaman dengemizi yitirsek, bir şeylerin cevabını arasak ortaya çıkar, onun aradığı şey yatıştırılmak değil, doğrulanmaktır. Akıl karışıklığımıza dolayısı ile dengesizliğimize neden olan şey gerçekte kelimelerin eksikliği, iletişim kopukluklarımız ve doğruyu duymaya olan özlemimizdir.
    Bu duygu arzularımızın gerçekleşmediği sözlerimizin, haykırışlarımızın duyulmadığı, beklentilerimizin karşılanmadığı, yaşadığımız hayatın ya da içinde bulunduğumuz durumun bakış açımıza uygun olmadığını kabul edememekten doğar.
    Beklentilerimiz gerçekleşmediğinde ya da bizim zihin haritamızda kabul ettiğimiz gerçeğin, umduğumuzdan farklı bir şekilde karşımıza çıktığında, kendimizi yıkılmış hissederiz çünkü bu kendimize olan güvenimizi, inancımızı kısaca zihnimizdeki imajımızı yıkar.
    Hayat bir mayın tarlasına benzer, yaşadığımız hayal kırıklıkları ile bu tarlada ilerleriz. Bir cevap beklerken onun yerine sessizlikle ya da yetersiz bir açıklama ile karşılaştığımızda, kendimizi yıkılmış hissederiz ve ardından yanlış anlamalar birbiri ardına patlar. . . Düşündüğümüz ilişki ve gerçekte olanlar arsındaki farklılık dan dolayı bir mahrumiyet duygusu yaşarız ve biz olası bir bunalımdan kaçmak için bir çıkış yolu aramaya başlarız. Kendimizi büyük hayal kırıklığından dolayı yaşayacağımız acı ve kederden kurtarmak için karşımızdakine sitem ederek, kendimizi rahatlattığımız bir mekanizmayı devreye sokarız. ÖFKE yi ….
    Kendimden geçmişim deriz, eğer kendimizi dinlersek, yaşayacağımız acı, mahrumiyet duygusu ve üzüntüden başka bir şey olmayacaktır ve biz kanayan yaramızı bir an bile olsa hissetmemek için öfkeleniriz, bu kaçışımız ya da sergilediğimiz şiddet diyebileceğimiz duygu, aslında karşımızdaki kişi ile aramıza koyduğumuz bir settir. Böylece kendi duygularımızdan bahsetmez hatta hissetmeyiz. Bunun sonucunda gerçekte olmayan sanal tutumlar sergileriz. Bu bazen bunalımdan kaçmanın, acıdan kurtulmanın tek çıkar yoludur. Neden mi?
    Uzun bir zaman içimizde tuttuğumuz ve devamlı içimizde büyüyerek gelişen hiddetimizi ve bununa paralel gelişen duyularımızı serbest bırakır.

    …Beni bir türlü anlamıyor ve bende her yolu denediğim halde kendimi ona ifade edemiyorum. İlişkimizin nasılda bozulduğunu, parçalandığını göremiyor mu?Oysaki benim ondan istediğim sadece basit bir açıklama. Onun duyarsızlığı karşısında, yaşadığım olaylar tekrar aklıma geliyor ve içimdeki hınç tekrar ortaya çıkıyor. Sonunda ben öfkelenerek her şeyi unutuyorum, o zamanda beni sinirli, kavgacı olmakla suçluyor, diyordu adam …

    İşte patlayıcı, saldırgan öfke, ilişkilerin bozulmaması için kabul edilen boyun eğilmeleri kabullenmelerle oluşan duyguları özgür bırakır. Peki kurtarıcı öfke nedir?

    Genelde toplumlarda yaygın olan hoşnutsuzluğu, adaletsizliği gösteren bir öfke çeşididir ve aşılmaması gereken sınırları belirtir.
    Hınç ise, tam tersi bir birikimdir. Olumsuz, cevabını tam bulamadığımız, düşünerek kafamızı yoran bir çok küçük olayın tekrar, tekrar meydana gelmesi ve bunlara karşı birsey yapamamamızın beraberinde gelen çaresizlik ve adaletsizlik duygusudur.

    Gene aynı adam
    Aslında benim bu kadar saldırgan, hiç olmadığım kadar asabi davranışlar sergilememden dolayı duyduğum suçluluk duygusunun sebebi, sen olduğun için SANA kızgınım diyordu. . eşine


    Evet devamlı tekrarlanan hatalar, hayal kırıklıklarının üst üste yığılması, içimizde gittikçe büyüyen bir volkan gibidir ve bu gerilim bir patlama ile deşarj olma ihtiyacı duyar. Genelliklede beklentilerimizin olduğu ve bize hayal kırıklığı yaşatan kişiye patlarız. Bizi dinlememiş, anlamaya çalışmamış, bize yardımcı olmamıştır.
    Tamda yanımızda olmasını istediğimiz, yardımına ihtiyaç duyduğumuz anda, tam karşımızda bizden çekinen tereddüt eden kişi olarak, durmaktadır.
    Öfke, bağımlılıklarımızı da açığa açıga çıkarır, bununla beraber kendimizi anlatmamızı, sesimizi duyurmamızı sağlar. Aynı zamanda bizim için iyi olmayan, bize zarar vermeye başlayan şeylerden kurtulmamız için gerekli olan sağlıklı bir evredir de.
    Bizim için asıl önemli olan ilişkilerimizde bu duyguyu boyun eğmemi yoksa reddetme amaçlımı kullandığımızdır. Bunu farkına varmak, içimizde biriken hınçtan yavaş, yavaş ya da bir anda kurtulmamızı sağlayacaktır. Bu duyguyu Kendimizi daha hafif hissederek en iyi yönlerimiz ile, bize hayal kırıklıkları yaşatan olayları yeniden biçimlendirmek ve yeni bir adım atmaya hazır hale gelmek için kullanabiliriz.

    Kızgınlığın ne olduğunu bilmeyen insan hiçbir şey bilmiyor demektir, anında yaşananı bilmediğinden…



      Forum Saati 16.05.24 16:01