Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2-

    avatar


    Kayıt tarihi : 31/12/69

    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- Empty MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2-

    Mesaj   08.01.09 12:20

    [size=18]MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- Atamli3
    MUSTAFA KEMAL, BABASININ HEDİYESİ OLAN ALTIN SAATİ ÇALDIRIYOR...
    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- Mustafakemal1sd1

    Askeri mektebe devam ederken manastıra gitmişti bir aralık. Henüz bir çocuktu o zamanlar. Manastırda iken sıtmaya yakalanmıştı. Annem “Makbule” dedi. “abin hastaymış yarın doğru mektebe getireceğim çocuğumu” dedi. Ertesi gün annem mektebe gitti. Doktorla konuştu ve abimi alıp eve getirdi. Henüz bir delikanlı olan abim sıtma nöbetleriyle hayli zayıflamıştı. Birde üzüntüsü vardı fakat söylemiyordu. Birkaç gün geçmişti. Anneme; “anneciğim” dedi . “söyle evladım bir şey mi var?” Abim bir müddet tereddüt etti. Sonra sıkıla sıkıla anlatmaya başladı -hani babamın verdiği altın saat varya -evet onu kayıp mı ettin yoksa? -kaybetmedim anneciğim hastalığım sırasında çalmışlar. -zararı yok Mustafa canın sağ olsun. Hastalığı o kadar şiddetli olmuştu ki bu sırada bir zamanlar babamın kullandığı sonra da kendisine hediye ettiği altın saati çaldırmıştı


    ŞARAPNEL PARÇASI,

    GENÇ ASKER VE HAYATINI KURTARAN SAAT....


    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- ******-at-uzerinde
    Sakarya meydan savaşı öncesi 15 ağustos 1921’de İsmet İnönü komutasındaki birlikleri teftiş ederken Sakarya nehri civarında “inler katrancı köyü”nde meydana gelen olayı anlatayım; Ağabeyim Mustafa Kemal Çanakkale’de siperde dolaşıyormuş Ali isminde bir de posta eri varmış. Ali ağabeyimin peşinden hiç ayrılmazmış. Abim “Ali” demiş -sen çadır neferisin benimle beraber gelme -olmaz paşam demiş Ali senin için kumların içine yiyecek gömdüm toprağa su gömdüm, sakladığım yerlerden çıkarıp sana vereceğim. ****** ısrar etmiş lüzum yok onlara Ali sen geri çadırına dön. Nefer onunla kalmak için yalvarmış bu şekilde ileriye yürümüşler. Tam bu sırada ağabeyimin biraz ilerisine bir şarapnel düşmüş. Ali ismindeki zavallı asker oracıkta paramparça olmuş. Sarapnel parçalarından biride ağabeyimin göğsüne isabet etmişse de cebinde bulunan saati muhakkak bir ölümden kurtarmıştır.


    MUSTAFA KEMAL'İN MAKBULE İLE ARASI NASILDI?

    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- Makbuleatadanvi1
    Şemsi belli; sizinle ağabeyinizin arasını açan bir şey oldu mu? Makbule Hanım büyük bir konuya temas ettiğimi anlatan bir ifadeyle yerinden doğruldu. Paşacığım dedi -******’ün bana karşı olan muhabbetini soğutmak için çok uğraştılar. Birçok dedikodular çıkardılar ama o bunların hiçbirine önem vermedi beni cidden çok severdi. En ufak bir rahatsızlığım onu üzerdi telefon başında saatlerce İstanbul’la konuşur ve sağlık durumum hakkında bilgi alırdı.


    MUSTAFA KEMAL'İN SON GÜNLERİ VE MAKBULE'NIN ISTIRABI...
    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- Makbuleatatrkgv5
    ******’ün son günlerinde Makbule hanımda Dolmabahçe’de ikamet ediyordu. “bir geceydi” diye söze başladı. -Odamda yalnız başıma oturuyordum aynı çatı altında olan ağabeyimi ziyaret edemediğim için üzülüyordum. O gece içime bir sıkıntı çöktü, ne olursa olsun onu görecektim. Onun yattığı tarafa geçtiğim zaman ******’ü ayakta buldum. Tuvalete gidebilecek kadar ayağa kalkmış iyileşmişti biraz. Beni görünce başını salladı. Nihayet elini sallayarak beni yanına çağırdı. Gittim elini öptüm, karşısındaki bir yere oturdum. Pek az konuştu sonra yanından ayrıldım. Yine bir gün ******’ü görmeye gidiyordum doktoru Neşet Ömer İrdelp’le karşılaştım -nereye gidiyorsunuz hanımefendi dedi -******’ü görmek isterim doktor dedim. Sustu. Sükutunda durumun iyi olmadığı anlaşılıyordu. ******’ün yattığı odaya girdiğimde o üç günlük bir uykunun sonundaydı. Kirpikleri dökülmüş, yüzü kızarmış,, gözleri kapalı baygın yatıyordu. Dr. Nihat Belger yanındaydı. Nefet alıp vermesini kolaylaştırmak için bir aletle kendisine hava veriyorlardı. Ellerimi açarak ******’ü kurtarması için Tanrı’ya yalvardım. Kendi kendime şöyle mırıldandım -hakkını helal et büyük insan.. Tam bu sırada 3 gündür baygın yatan ******’ün sağ gözü açıldı. Ben hayret ve korku içinde donakaldım. Ya abim hakkını helal et sözünü duyduysa. Bu sözlerden son günlerini yaşadığını anlarsa diye kaygı duyuyordum.başımı doktora çevirdim. -“hanımefendi” dedi. “merak etmeyin sözlerinizi duymadı baygındır şu anda. Bu arada Kılıç Ali geldi benim çok üzüntülü olduğumu görünce koluma girdi dışarı çıkardı. Yanından ayrılırken saate baktım dokuza sekiz dakika vardı. Dokuzu beş gece yani ben çıktıktan 13 dk. Sonra ****** ruhunu teslim etmişti. Dolmabahçe Sarayı’nda ki bayrak yarıya inmiş her tarafa kurşun gibi ağır bir matem çökmüştü...
    MAKBULE, abisi MUSTAFA KEMAL'İ ANLATIYOR -2- Makbuleatadanveatatrktx8

    SON NOKTA

    Makbule Atadan’ı her ziyaret edişimde kendisiyle beraber ******’ün birçok yakınlarını da görmek imkanı buluyordum. Son ziyaretlerimin birinde ******’ün sevgi ve muhabbetini kazanmış Sabiha Gökçen Hanımefendi de oradaydı. Sabiha Gökçen Makbule Hanım’ın yanından ayrılmıyordu. Biraz sonra Halil Nuri Yurdakul’da geldi ******’e ait en ufak bir eşyayı bile kaybolmaktan kurtaran Yurdakul, “inkilap müzesi” için büyük ölünün kız kardeşine ait eşyaları temin etmeye çalışıyordu.

    Son olarak Latife Hanım’ın şu sözleri çınlıyordu kulaklarımda;



    “ ******’e ait bir eser yazmak istedim, işe bütün dünya büyüklerinin hayatını araştırmakla başladım. Onları okudukça ve tanıdıkça ****** gözümde daha çok büyüdü en sonunda şunu anladım ki;

    ATATÜRK yazılamaz…

    anlatılamaz…




    kaynak;Şemsi Belli-ağabeyim Mustafa Kemal[/size]

      Forum Saati 20.05.24 9:59